Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), obsesyon (takıntı) ve kompulsiyonlarla (zorlantı) karakterize, kişinin sosyal ve mesleki işlevselliğinde belirgin bozulmaya yol açan bir ruhsal bozukluktur.
Obsesyonlar istenmeden akla gelen, kişiyi rahatsız eden, bireyin iradesi ile uzaklaştıramadığı, inatçı biçimde tekrarlayan, benliğe yabancı düşünceler, dürtüler ya da hayallerdir. Kompulasyonlar ise haz amacı olmayan, çoğu zaman obsesyonların yarattığı kaygıyı azaltmayı amaçlayan ya da korkulan sonuçları engellemek için yapılan davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir.
Obesesyonlar çok çeşitli olabilmekle birlikte, genellikle bulaşma, kendine ya da başkasına zarar verme düşünceleri, cinsel-dini içerikli obsesyonlar, simetri-sayma-sıralama obsesyonları, biriktirme-istifleme obsesyonları şeklinde kendini gösterir. Obesesyonlar tipik olarak kişinin hayatında çok önemli yer tutan düşünce ve değerleri ile çelişen özellikler taşır. Örneğin çocuğunu seven birinin ona zarar vereceğinden korkması ya da dindar birinin aklına Allah’a küfretme isteğinin gelmesi gibi. Kompulsiyonlar, ritüeller olarak bilinir ve tekrar tekrar yapılan görünür davranışları ya da dışarıdan fark edilmeyen zihinsel eylemleri kapsar. Kompulsiyonlar da obsesyonlar gibi çok çeşitli olabilir. Bazısı obsesyonel temayla uyumludur. Örneğin kirlilik-bulaş obsesyonu olan birinde temizlik kompulsiyonu olabilir. Nadiren obsesyonla ilişkisiz kompulsiyonlar da görülebilir, örneğin çocuğunun başına bir şey gelmesin diye temizlik yapmak, sayı saymak gibi.
Kirlenme-bulaşma içerikli obsesyonlar en sık görülen obsesyonlardır. Hasta sürekli kirlendiği düşüncesi ile anksiyete düzeyini yükseltmekte ve bir şeyleri temizleme ihtiyacı duymaktadır. Bulaşma obsesyonunu sırasıyla kuşku, simetri, bedensel, saldırganlık, cinsel, dinsel obsesyonlar takip eder. En sık görülen kompulsiyonlar ise yine sıklık sırasına göre kontrol etme, yıkama-temizleme, sorma-anlatma ya da dua etme, düzen, sayma, biriktirme kompulsiyonlarıdır. Kuşku obsesyonları genelde emin olamama seklinde kendisini gösterir ve kontrol kompulsiyonu ile sonuçlanır.
Eskiden az görüldüğü düşünülse de OKB’nin en sık görülen dördüncü psikiyatrik bozukluk olduğu söylenebilir. Az görüldüğünün düşünülmesinin sebebi kişilerin sorunlarının bir bozukluk olarak olabileceğinin farkında olmaması olabilir. OKB genellikle sinsi başlangıç gösterir, kronik ve inatçı bir hastalıktır. Hastalar kendini saklama eğiliminde olduklarından belirtilerin başlaması ile doktora başvuru arasındaki süre uzar. Bozukluk bazen belirtilerde artma ve azalmayla karakterize dalgalanmalarla gider, bazen de süreğen bir seyir gösterir. Yaşam boyu yaygınlığı %2 civarındadır. Erken çocukluk yıllarından itibaren başlayabilmesine karşın en sık 18-25 yaş aralığında başlar. Her iki cinsiyette de benzer sıklıkta görülür.
Tedavi
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve ilaç tedavisinin OKB tedavisinde etkili olduğu gösterilmiş olup, bu iki tedavi modelinin birlikte uygulanması ile en iyi sonuçlar elde edilmiştir. BDT ile bilişsel teknikler kullanılarak obsesyonların önem ve anlamının felaket niteliğinde yorumlanması üzerine çalışılır. Davranışçı teknikler içinde obsesyonel uyarana maruziyet (exposure) ve kaçınma davranışlarının engellenmesi yer alır. Böylece anksiyetede sönme ve alışma sağlanır. OKB’de ilaç tedavileri oldukça etkilidir. Uygun ilacın etkin dozda en az iki yıl sürdürülmesi gerekir.
Uzm. Dr. Mustafa Akan Kütahya doğumludur. Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi’nden 2010 yılında mezun olarak tıp doktoru ünvanını almıştır. Psikiyatri uzmanlık eğitimini 2016-2020 yılları arasında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda tamamlamıştır. Asistanlık yaptığı süre boyunca duygudurum bozuklukları, psikotik bozukluklar, anksiyete bozuklukları, alkol - madde kullanım bozuklukları, konsultasyon liyezon psikiyatrisi, geriatrik psikiyatri ve adli psikiyatri birimlerinde çalışmış, ilgi duyduğu alanlar üzerinde bilimsel araştırmalar yürütmüştür.
Bursa Gemlik Devlet Hastanesi, Cihatlı, Gemlik/Bursa