Panik bozukluğu, tekrar eden beklenmedik panik atakların ve ataklar arasında atağın yeniden geleceğine dair yoğun kaygının (beklenti anksiyetesi) ya da ataklarla ilgili davranış değişikliklerinin görüldüğü, bireyde önemli işlev kaybı ve yaşam kalitesinde düşüklüğe yol açan bir kaygı bozukluğudur. Panik bozukluğun en temel bulgusu olan panik atağı, beklenmedik şekilde aniden ortaya çıkar ve panik atağa yoğun korku, kaygı, kötü bir şey olacak beklentisi eşlik eder. Atak sırasında nefes almada güçlük, boğulma hissi, baygınlık hissi, baş dönmesi, çarpıntı, göğüs ağrısı, bulantı gibi yaygın bedensel belirtiler ortaya çıkar. O sırada zihin “öleceği, kontrolünü yitireceği ya da kalp krizi geçireceği” gibi düşüncelerle meşgul olur. Panik ataklar diğer kaygı bozukluklarında da görülebilir, panik bozuklukta görülen ataklar beklenmedik aniden ortaya çıkan ve tekrarlayan özelliktedir.
Panik bozukluk tanısı konulmadan önce, atakların başka bir ruhsal bozukluğua bağlı olmaması, ayrıca herhangi bir ilaç-madde etkisi ve genel tıbbi duruma bağlı diğer nedenlerin (kalp damarlarında kanlanma azlığına bağlı ağrı, kalp krizi, beyin damar hastalıkları, hipertiroidizm vb) dışlanmış olması gerekmektedir.
Panik bozukluğun yaşam boyu yaygınlığı %1.4 ile %3.8 arasındadır. Tipik başlangıç 20’li yaşlardır. Kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülmektedir. En sık eşlik eden durum kaçmanın güç olabileceği yerlerde korku duymak anlamına gelen agorafobidir. Diğer psikiyatrik bozuklukların eşlik etmesi (agorafobi, depresyon, diğer anksiyete bozuklukları, alkol bağımlılığı v.b) yaşam kalitesini bozmakta ve sosyal yaşamı olumsuz etkilemektedir.
Tedavi
Panik bozukluk tedavisinde hem ilaç tedavisi hem de psikoterapinin etkinliği kanıtlanmıştır. Psikoterapötik müdahaleler içerisinde Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) diğer terapi yöntemlerinden üstün bulunmuştur. BDT’nin panik bozukluğa yönelik tedavi protokolünde işlevsel olmayan inanç ve otomatik düşüncelerin ele alınması, bilişsel yeniden yapılandırma, kaçma – kaçınma davranışlarının ele alınması ve maruziyet ile sistematik duyarsızlaştırma yer alır. İlaç tedavisinde ise seçici serotonin geri alım inhibitörleri ve seçici serotonin geri alım inhibitörleri ilk seçenek olarak kullanılmaktadır. Benzodiazepinler kaygısı yoğun olan hastalarda tedavinin başlangıç döneminde belirtileri kontrol adına almak için önerilse de, ilaç bağımlılığı ve güvenlik sağlayıcı davranış geliştirme riski nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır.
Uzm. Dr. Mustafa Akan Kütahya doğumludur. Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi’nden 2010 yılında mezun olarak tıp doktoru ünvanını almıştır. Psikiyatri uzmanlık eğitimini 2016-2020 yılları arasında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda tamamlamıştır. Asistanlık yaptığı süre boyunca duygudurum bozuklukları, psikotik bozukluklar, anksiyete bozuklukları, alkol - madde kullanım bozuklukları, konsultasyon liyezon psikiyatrisi, geriatrik psikiyatri ve adli psikiyatri birimlerinde çalışmış, ilgi duyduğu alanlar üzerinde bilimsel araştırmalar yürütmüştür.
Bursa Gemlik Devlet Hastanesi, Cihatlı, Gemlik/Bursa