YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU

Yaygın anksiyete bozukluğu, bireyin nedeni belirsiz bir endişe, kötü bir şey olacağı korkusu ve beklentisi içerisinde olduğu yaygın ve süregen bir kaygı ile karakterize bir anksiyete bozukluğudur. En az 6 ay boyunca hemen her gün ortaya çıkan, birçok olay ve etkinlik hakkında (iş yada okul başarısı gibi) aşırı kaygı ve üzüntü ile endişe duyma, kolay yorulma, konsantrasyon bozukluğu, irritabilite, kas gerginliği, uyku bozukluğu gibi altı belirtiden en az üçünün bulunması olarak tanımlanır.

Hastalarda genel olarak endişe huzursuzluk, tedirginlik ön plandadır. Herhangi bir sebep yokken, mevcut durumla ve şartlarla orantılı olmayan sürekli bir kaygı hali söz konusudur. Genel yaşam olayları ile ilgili sağlıklı insanlardan daha fazla endişe duyarlar. Bu durumun aşırı olduğunun farkında olmakla birlikte, kontrol etmekte güçlük çekerler. Vücut sürekli alarm halindedir. Kas gerginliğine bağlı baş, boyun, sırt bölgelerinde ağrılar, gerilim ve sıkışma tarzında baş ağrıları olabilir. Endişeye irritabilite, çabuk kızma, sabırsızlık, yerinde duramama eşlik edebilir. Çarpıntı, kan basıncı yüksekliği, göğüste daralma, boğulma hissi, ağız kuruluğu, bunaltı, ishal gibi yaygın bedensel belirtiler sıklıkla görülür. İrritabl barsak sendromu, fibromyalji gibi stresle bağlantılı psikosomatik durumlara eşlik edebilir. Tıbbi açıklanamayan bedensel belirtiler psikiyatri dışı hekimlere sıklıkla başvuru nedenidir. Ancak fiziksel hastalıklar için ayırıcı tanı açısından dikkat edilmesi gerekmektedir. Hastaların %40-60’ında major depresyon eş tanısı görülmektedir.

Yaşam boyu yaygınlığı %3-6 olarak bildirilmiş olup, birinci basamak sağlık kuruluşlarına başvuran hastalarda en sık görülen anksiyete bozukluğudur.  Kadınlarda erkeklere oranla iki kat sık görülür. Yaygın anksiyete bozukluğu tipik olarak geç ergenlik ve erken erişkinlikte başlar. İlk belirtilerinin ortaya çıkması genellikle 25-30 yaşlarında olur. Alevlenme ve iyileşmelerle giden kronik seyirli bir kaygı bozukluğudur.  

Tedavi

            Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve ilaç tedavisinin birlikte kullanılmasıyla tedaviye yanıt oranları artar. BDT psikoeğitimle başlar. Hastalığa ait belirtilerin oluş mekanizmasının anlatılması, endişenin olumlu olarak algılanması ile ilgili bilişlerin ele alınıp yeniden yapılandırılması, davranış deneyleri, fiziksel belirtiler için kas gevşetme egzersizleri terapinin temel ögeleri arasında yer alır. İlaç tedavileri içerisinde seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSGİ) ve serotonin norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNGİ) ilk tercih edilen ilaç gruplarıdır. Benzodiazepinler hızlı etki başlangıçları nedeniyle akut dönemde kullanılmakla birlikte, uzun süre kullanımda bağımlılık potansiyeli nedeniyle önerilmezler.

İnstagram